20 Mart, 2011

elifim elif

iki elif miktarı uzat acılarımı,
Ne gelirse senden boynum kıldan ince,
Madem ki seni sevmek, çile çekmek,
Seni sevdiğimin kanıtı olsun; dağlanmış bir yürek.

Elifle başlamadıysam hiç bir sözümü 'be'ye geçirme,
Bütün hayatım senin aşkınla dolsun,
Madem ki seni bulmak, kendini kaybetmek,
Kaybolduğumun kanıtı olsun; ölü şehirlere göçmek.

Elif, Lam, Ra. Olsun tüm sırlarım ifşa,
Gönlüm yalnız senin sevdanı saklasın,
Madem ki seni bilmek adını sayıklamak,
Adına kurban olduğumun kanıtı olsun; her gece ağlamak.

Elif, Lam, Mim. Günahkar titrek ellerim,
Elif Elif ' diye diye senden seni isterim,
Madem ki sana varmak,dikenli yollar geçmek,
Vuslatımın kanıtı olsun; kevser suyundan içmek

19 Mart, 2011

özlendini bil yeter


BİR "CEZİM" GİBİ BAĞLASAM ELLERİMİ ELLERİNE..BİR "ŞEDDE" GİBİ HİDDETLENSEM ARAMIZDAKİ MESAFELERE..BİR "VAV" GİBİ EĞİLİP BÜKÜLSEM AVUÇLARINDA..AHH..BİRDE "ELİF" GİBİ DİMDİK DURABİLSE BU VUCUD AYRILIĞINDA..BAKMA BUNCA ŞEY İSTEDİĞİME..KAVUŞMAYA GEREK YOK ASLINDA..ÖZLENDİĞİNİ BİLMEK BİLE YETER
DEVAMINI BEN İÇİMDEN DEDİM..SEN DUYDUN..BEN SUSTUM ,SEN YAZ İSTEDİM..SEN SUSTUN, BENİM YÜREĞİMDE BİR "ELİF" ..BİRDE.. "HE"..MİKTARI YANKI BULDU..BU BİR "AHH"..İDİ..BİR ISTIRAP BİR BAM TELİ KADAR YANIK..KOCA BİR HAYATIN HÜLASASI OLAN BİR "AHH"

yenildim



Geçer Diyorlar .. '' NELERİ YENMEDİN ki SEN "
"EVET !" diyorum.. " NELERİ YENMEDİM ki BEN ''
Ne savaşlardan galip gelmedimki..
Her defasında üfleyerek harladıkları hangi yangını söndürmedimki gözyaşlarımla.
Ama hiç bir yangın yakmadı sen kadar..!
......... VE Hiç bir yangını... CANIM PAHASINA BEKLEMEDİM BU KADAR.

üzülmek neyi değiştirir


DAHA ÖNCE ÇOK ŞEYE ÜZÜLDÜN..FAYDASI OLMADI..ÇOÇUĞUN BAŞARISIZ OLUNCA ÜZÜLDÜN;BAŞARDIMI..??..SEVDİĞİN BİR YAKININ ÖLÜNCE ÜZÜLDÜN;CANLANIP DÖNDÜMÜ..??..TİCARETTE ZARAR EDİNCE ÜZÜLDÜN;ZARARLARIN KARA DÖNÜŞTÜMÜ..??..ÜZÜLMEEE...FELAKETE ÜZÜLDÜN..FELAKETLER ÇOĞALDI..FAKİRLİKTEN DOLAYI ÜZÜLDÜN..HUZURSUZLUK ARTII..SENİ SEVMEYENLERİN DEDİKODULARINA ÜZÜLDÜN ;ONLARI SEVİNDİRDİN..ÜZÜLMEEE...ÇÜNKÜ ÜZÜNTÜ SAF SUYU ZAKKUM GİBİ ACI..GÜLÜ DİKENLİ BİR OT..GÜZELİM BAHÇEYİ BİR ÇÖL ...NURLU HAYATI DA YAŞANMAZ BİR HAPSHANEYE DÖNÜŞTÜRÜR
meyzem

hayat


HAYAT NEDENSE BAZEN DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDEN DAHA KISA...
YAŞADIKLARIMIZ BİR DEFTERİ BİLE DOLDURMUCAK KADAR BASİT
BELKİDE YAŞADIKLARIMIZI DEFTERE DOLDURMAK İSTEMİYORUZ.
AKILLARDA KALAN İSE HEP KENDİMİZCE AVUNTULAR.
DAHA KÖTÜSÜ SENİN YAŞADIKLARINI BAŞKALARI FARKLI ALGILAYABİLİP,
...ACILARI BASİT GÖREBİLİR..AMA HERŞEYE RAĞMEN HAYAT DEVAM EDİYO..
BİRDE YAZDIKLARIMIZI ANLIYAMAYANLARIN FİKİRLERİ BİZDE MAHZUNCA YER EDEBİLİYO..HERŞEYİ BİR KENARA BIRAKSAN..ASLINDA BUNLAR İNSANA KOYMUYOR..BİZİ EN ÇOK ETKİLEYEN..MUHATABIN GÖZÜNDEKİ YOK OLUŞLARIMIZ
NE YAŞANIRSA YAŞANSIN HAYATTA HERŞEY SAHİP ÇIKILDIKÇA GÜÇLENİYO..
SENİ NE KADAR GÜÇLÜ GÖRÜRLERSE GÖRSÜNLER BAZEN AYAKTA DURMAK ZORLAŞIR...YAŞANILANLAR YÜREĞİNİ KASIP KAVURUR..DÖNÜP MAZİYE BAKTIĞINDA SENİ BU HALE GETİREN HERŞEY SENİN HANENE YAZILMIŞŞ
BAZEN NEYİN NASIL SONLANICAĞI İNSANOĞLUNA BİLMEKTE HEP MAHRUM BIRAKILMIŞŞ...NE OLURSA OLSUN..BİLİNEN TEK GERÇEK HEP KAFALARDA KAZILI DURUYOO..KARŞINDAKİNE DEĞER VERDİĞİN KADAR DEĞER GÖRMEN..SEVDİĞİN KADAR SEVİLMEN..HİÇ BİR ZAMAN ŞART OLMUYO..

meyzem

14 Mart, 2011

beni


ZAMAN BOYNUMDA KEMENT ÖTELERE KUR BENİ..
HER HALİMDE GARİPLİK HANGİ DOST OKUR BENİ..
BİR USLANMAZ GÖNLÜM VAR TAŞTAN TAŞA VUR BENİ..
RÜZGAR ALIP GÖTÜRSÜN GÖKLERE SAVUR BENİ...
EYY DÜŞLERİ GÜL KOKAN KORKULAR BÜRÜR BENİ.
...UTANMAZ ŞEHİRLERDEN MOR DAĞLARA SÜR BENİ..
SONSUZ SEFERE SALDI İÇİMDEKİ KOR BENİ..
SÖZ YUTAN SÜKÜT EHLİ DERVİŞLERE SOR BENİ..
YOLUNA BAŞ KOYDUĞUM AŞK İLE YOĞUR BENİ..
ÖLE ACİZİM LÜTFET CEMALE DOYUR BENİ

13 Mart, 2011

aklımda


Madem hayat bir lades oyunu,
Öyleyse “aklımda”.
Zamanla herşeyi alsada benden
Oyunu kaybetmemek adına “aklımda”.

Aklımda çocukluğum, oyuncaklarım,
Kağıttan yaptığım gemiler ve uçaklarım,
Ailem, dostlarım, arkadaşlarım,
İyiye ve güzele dair herşey “aklımda”.

Seni hiç unuturmuyum sevgili,
İlk kalp çarpıntım,
“Aklımda”.

İnsan bir evse yüzü penceredir...


İnsan bir evse yüzü penceredir
Tebessüm de o penceredeki ışıktır...
Yalnız kaldığında
Omuzuna yaslandığında bir dost gibidir pencere..

Pencere bazen ahşap bazen plâstik bir dünyadır görebilene Buğulu penceremde bir ben birde yalnızlık
Hava soğuk yağmurlu bir sonbahar günü
Sakin sessiz ve bomboş ortalık



Karanlıktan aydınlığa çıkılan yoldur pencer
Pencereler nefeşdir ışıktır
Açık teslim edilmiş saf bir kalp gibidir..
Ayrı ayrı dünyaların

Farklı bakış açıların birleştiği noktadır pencereler…
Pencere ve sardunyalar
Kimi zaman mor çiçekli dünyalara
Kimi zamansa karanlıklara açılır pencereler

Sarı bir zambak açtı
Karanlığın bahçesinde pencerem..
Güne aydınlık verendir pencereler..

Yağmayan karın yağmasını beklemektir
Bazen sislidir yada nemlidir pencereler
Baksanda net değildir gördüklerin

Açmak gerekli pencereyi net görmek için her şeyi...
Gönül gözüyle de bakmak gerekli....
Yoksa bak bak aynıdır

Duran ağaç fısıldayan çiçek
Yağan yağmur aynı değildir
Her bakan gözün onlarda ne gördüğü...
Hayatta baktığınız çerçeveniz

Hep geniş olsun olsun ki!...
Ardında neler var bilelim

10 Mart, 2011

sevgi bittimi


Dışımız ne kadar kalabalıksa,
ne kadar "birlik beraberlik" ruhu içindeysek... İçimiz de o kadar tenha, hatta kimsesiz!
Ne kadar uzaklaşırsak kalabalıklardan, 

o kadar çoğalıyoruz içimizde.
Bakıyorum, bir telaş herkeste!
Sanki "ucuzluk" haberi almış gibi koşturuyorlar.
Nereye? Nefret etmeye! Artık ne bulduysa, eline ne...
tutuşturulmuşsa, hangisine ikna olmuşsa, ondan nefret etmeye...

Haşmet Babaoğlu

vuslatına talibim


Ayazlara aldanıp düşme karanlıklara.

Ben, yüreğime baharları doldurup
Sevginde ” mutlulukları” tatmaya geliyorum.

Ellerindeki toprak kokusunu,

Yüreğindeki ölümsüz sevda umudunu
Ömür boyu ” sende ” yaşamaya geliyorum.

Kaldır baharlarda kurumuş düşlerini,

Üşüyen ellerini aç,İçine çek yüreğimin sıcaklığını.
Ben, avuçlarıma ” yıldızları ” doldurup Gözlerime ” gökkuşağını ” giydirip;

Her gülüşünde sana yağmaya geliyorum.

Acılarında kanamış,
Umutlarını ser kurak toprağa.Ben, ömrümü sana adayıp;Acılarını ” yüreğimde” yakmaya geliyorum.
Düşlerimi avuçlarına sunup,Gülüşlerinde karanlıklarını boğup;Gökkuşağında gözlerinde doğmaya geliyorum.

Biraz daha dayan acılara,

Bırak üzülme dökülen gözyaşlarına.
Bu sabah güneşle,Islak gözlerini kurutmaya geliyorum.
Karanlıklarına gözlerimin aydınlığını giydirip
ömrüne, ömrümü feda edip

Yüreğinde ” yaşamaya “geliyorum…

Vuslatına Talibim…

09 Mart, 2011

kendime susmayı öğrettim

Hiç düşündünüz mü kendinizdeki değişiklikleri...eski Siz nasıldı?Yeni siz nasıl?hangisiyle daha mutluydunuz..?Ben düşündüm!!Eskiden daha kırılgan Daha hassastım
Şimdi yine hassas ve duyarlıyım sadece duvarlarım var artık..

Birde kabuğum var arada saklandığım..Önceden Kırılgandım şimdi de kırılganım ama Kabuğum var artık..Ve artık Kendime susmayıda Öğrendim...eskiden sinirimi tepkimi daha sert ve o anda verirdim ama bunun sadece beni üzdüğünü karşımdakinin umursamadığını anladım şimdilerde tepki vermek yerine bazen susmayı tercih ediyorum...susmanında verile bilecek en büyük cevap oldugunu düşünüyorum...yada daha özenli kelimeler kullanmayı deniyorum...


Sevmeyi öğrendim ,sevilmemeyide öğrendim!Güveni öğrendim,Güvenmenin acısınıda..Gitmeyi de Öğrendim Gelmenin faydasını Göremeyince..Ama en çok Kendime Susmayı Öğrendim.Susmakta konuşmaktır aslında Ve bazen Susarak Konuşur Yüreklerimiz.Susmaların eşiğinde nasılda konuştuk Sessizce yürekten yüreğe bunu ancak Susabilen bilir..İlla dilden dökülmesi gerekmez sözcüklerin Ben kendime susmayı öğrettim ...

imkansızım demeseydin keşke

Sen benim “İmkansızımsın” demeseydin de, “Seninle her imkansıza göğüs gererim” deseydin…
Belki tüm imkansızlıkları yok ederdim seninle… Söylemedin ki… Sen benimsin” demeseydin de “Ben sana aidim” deseydin… Başka yüreklerde olsan da varlığını hissedebilirdim, bana ait olan hep bende kalır diye… Söylemedin ki…



“Senin için her zorlukla savaşırım” değil de; “Senden gelen hiçbir şey zorluk değil” deseydin; İnanırdım yüreğinin sadece benim için çarptığına, cesaretine… Söylemedin ki… “Sen olmadan yaşayamam” değil de, “Sensizlik diye bir şey yok; sen var olmasan da benimlesin” deseydin… İnanırdım sevginin sonsuzluğuna, aşkın sıcaklığına… Söylemedin ki…

“Sen benim rüyamsın” değil de “Gerçekleşen rüyamsın” deseydin; Uzağında da olsam yaşatırdım bu gerçeği sende, rüya olmaktan çıkarırdım bizi… Söylemedin ki… “Sen benim eş ruhumsun” değil de, “Sen aslında Bensin” deseydin… Yokluğunda bile devam ettirirdim sen olmayı, kendimi unutmak olsa da sonu… Söylemedin ki…


“Seni Seviyorum” değil de, “Seni hep seveceğim” deseydin, Yalan da olsa sevgin, hiç dönmeyecek olsan da inanırdım bana bir gün döneceğine… Beklerdim ömrümün sonuna kadar gelmeyişlerini… Söylemedin ki…

sorularım ve cevaplarım var ey hayat

Hayata dair sorduğum sorularım cevapları ve açıklanmış anlam kazanmış sonuçlarım var.Yanlış bildiklerimde ,doğru bildiklerimde hiç bilemediklerimde var.Bu yanlıştır diye düşünüp doğru yaptıklarımda yanlış olduğunu bile bile yanlış yaptıklarımda var.
Bildiğim bir şey daha var oda daha yapılacak yaşanacak savaşacak çok şeyin olması .Soracağım hesaplar bana sorulan soruların cevapları var.Her ne kadar cevaplarıımın bir çoğunu aldımsada hala sorarım hayatmı bana yanlış yaptı benmi yanlış yaptım hayata diye.Bu güne kadar girdiğim savaşlardan aldığım yaralar bu bedende derin yaralar açmış olsada çoğunda bir parçamı bırakmış olsamda savaş lar daha bitmedi hala yürümem gereken bir yol ve bir çok savaşım var hayatla!!!

Tüm güzel sırlarımı kötü anlarımı acılarımı sevinçlerimi yasaklarımı cevaplarımı sorularımı Mavi derinliklere gömüyorum ...Üzerimden geçecek olan ve direk olarak üzerime gelecek olan dalgaları görüyorum Kim bilir belki bu dalgaları hasarsız atlatabilriim belkide çok hasar alabilirim ama savaşmaya devam diyorum.Belki hayattan kopacağım tümden belkide tam tersi daha iyi ve cesur bir savaşçı olacağım bunu zaman gösterecek diyorum.


Bildiğim bir şey daha var oda daha yapılacak yaşanacak savaşacak çok şeyin olması .Soracağım hesaplar bana sorulan soruların cevapları var.Her ne kadar cevaplarıımın bir çoğunu aldımsada hala sorarım hayatmı bana yanlış yaptı benmi yanlış yaptım hayata diye.Bu güne kadar girdiğim savaşlardan aldığım yaralar bu bedende derin yaralar açmış olsada çoğunda bir parçamı bırakmış olsamda savaş lar daha bitmedi hala yürümem gereken bir yol ve bir çok savaşım var hayatla!!! 

Geçmişten geleceğe ancak bu savaşla geçebiliyor ruhumda. Geçmişi olanın geleceği savaşsız olmuyormuş! Hem mutlu hem huzurlu hem coşkulu hem korkusuz hem kuşkusuz olmalıyım. Hayır hayır ben savaşacağım ve kazanacağım bu hayatı yeniden yaşayacağım AHDİM OLSUN !!!

07 Mart, 2011

sevmesini bilenin cennetidir kadın

***Kadın dediğin az biraz onurlu gururlu olmalı***
Güçlü olmalı,,fırtınalar onu savurmamalı
Karşısındakine degil,,kendine hoş görünmeli
Kendine olan öz güvenini kazanmalı,,,,
Kazanmalıki,,adımlarını güven ve huzur içinde atmalı
Kadın dediğin mert cesur,,kendini koruyabilen,,,
Güce sahip olmalı….


Korkak ürkek,,,kişiliğini,,,kimli
ğini nerden geldiğini gizlememeli
Girdiği ortama,,,topluma öz güveni ile girmeli….
Yüreğini korkusuzca yeri geldiğinde çelik kalkan gibi kullanmalı
Kadın dediğin,,tuttuğunu koparmalı,,ne istediğin iyi düşünüp
Almalı,,,,almalı amaa,,,,
Ayakkabı alır gibi almamalı
Herr üşüyorum diyenin,,,,
Yorganı olmamalı….
Her boguluyorum diyenin,,,,
Başına yastık olmamalı
Her kapısını çalana,,,,
Kapıları ardına kadar acmamalı
Kadın dediğin,,onu yaşama bağlayan kalbini
Hayır kurumu gibi,,,
Parça parça dagıtmamalı
Sevgiye duyduğunda acıktığını,,,,
Her tencereye kepçe sallamamalı



Kadın dediğin tek bir erkeği sevmeli
Öyle sevmeliki,,adam gibi adam olanı sevmeli
Bir eli işde,,diğer eli yedekde bekleyen
Bir gözü sana bakarken bir gözü sağ tarafı kesmeyen olmalı….
Kadın dediğin onurlu gururlu olmalı
Onurunu gururunu her olta ucuna takmamalı
Namusu beyni,,,,
Şerefi yüregi olmalı….
Aynaya baktığında namusunu şerefini görmeli
Dünden utanacağı pişmanlıkları görmemeli
Onurunu,,gururunu koruyan bir kadın
Kargalara yem olmayandır
Unutma,,,unutma KADIN ..

cennet senin ayaklarının altında
İmanı kalbinde,,,,
Namusu beyninde,,,,
Şerefi yüreğinde,,,,
Altın kafesde gibi iyi muhavaza et,,etkiii
Onursuz gurursuz olma,,,serçeyi yakalayamadın diye,,,,



Kargayı koyma altın kafese
Öyle onurlu,,gururlu güçlü olki
Seni altın kalem anlatıp özetlesin….
Bunlara sahipmisin ve yapabiliyormusun
Buda demektirki onuruna gururuna sahipsindir
Maske altındada gezmeyensindir….
Kadın dediğin şehvetini değill,,,,
Beynini,,kalbini yüregini mertçe ortaya dökendir....

06 Mart, 2011

sen aşksın


Oysa bilmelisin "YAR"..
"İhdinassıradel-müstagıym" edasıyla.."SEN" Rabbimden dilediğim her kelam'a Fatiha'msın..!!
SEVGİLİ..!Sen benim en gizli sadakam ve cehennemle arama set olacak en tatlı gözyaşımsın..!
Sen benim solumda saklı, secdedeki duamsın..! Sen, kalbimin en mahrem yanı,
Rabbimin armağanı ve en güzel yangınımsın..! Herkes gitsede sevgili! SEN BANA KALANSIN..! Çünkü SEN, AŞKSIN..!

Kimde Unuttun Aslı'mı Yar.. Kimde Unuttun da AŞK Bize Bu Denli Farz'ken Sünnetini Bile İfşa Edemeyip Özne'siz Bir Cümle Gibi...Hicran'a Düşürdük Biz Bu Yazgıyı ..
Oysa ben farz bilmiştim sevmeyi. Bir ibadet gibi.
Nereden bilebilirdim ki, beni sırf zekat niyetine sevdiğini sevgili...



Sûrc-i Lîsan Ettiyse Bu AŞK , Alfabem'sin Yeniden Yaz Yâr ..
Zirâ ; Ben Sadece Gözlerindeki Tevsir'e Âmedeyim…

kırgınlık bir adam boyu

 Kanat çırpan kuşlara inat yeryüzünde yaşıyorum sevdayı. Adımlarımı saymıyorum artık.Adım başı sayıklamalarımı hiçe sayıyorum. Yollar beni nereye götürüyorsa, oraya gitmek istiyorum. Bir bilinmezlikten aşağı itiliyor bedenim. Yokuş aşağı koşup, kan ter içinde kalıp, sokak sonlarında maviliklere kavuşmak istiyorum. İlk sağdan dönmeliyim. Başımı derde sokmamaya çalışsam da bırakmıyorlar. Ayağımın altına yatıyorlar, çamura basıyorum. Yollar yanıyor, ben yanıyorum. Kırgınlık, bir adım boyu.
Kırık sazımın kopuk telinden "tatlı rüyalar" ninnileri çalıyorum sana. Çatlamış dudaklarımdan kulağına tınısı bozuk melodiler mırıldanıyorum. Aşkı yüzüme gözüme bulaştırıyor, bocalıyorum. Gözyaşlarımı kendime saklıyorum, kendime saklanıyorum. İçimde bir yere akıtmalı kanayan yaranın damlalarını. Beyaz laleler çalıyorum bahçe önlerinden. Onlar soluyor, ben ölüyorum. Kendime hediyeler sunuyorum süslü paketler içinde tepesinde kurdelesiyle. Ağrılı yüreğimle gülemiyorum. Gül serili yollara uzanıyorum. Yollar yanıyor, ben yanıyorum. Kırgınlık, diz boyu.
Gırtlağımda yutamadığım lokmaların haramlığı. Kulağımda silmek istediğim sesinin ferahlığı. Vapur seslerine karışan yalnızlığımı, lokma lokma martılara yem ediyorum. Topraktan hayaller kuruyorum bazen. Dalga vurdukça sil baştan düşler yaşıyorum. Masallar ülkesinde cüzzamlı rolü düşüyor payıma. Masallarda acı ne kadar can yakabilirdi ki? Masaldı, canım yanmamalıydı, sevenlerim olmalıydı. Ardım sıra gözyaşı dökenler olmalı, toprağa indirilecek vakit bedenim, yanı başımda canını tabuta koyabilecekler olmalıydı. Can kesiği bileklerime kabuk olanların, dışarıya taşmasın diye, kanıma yol açanların olması lazımdı. Yol üstü hanlarında düşündüğüm sevgilim olmalıydı. Yollar yanıyor, ben yanıyorum. Kırgınlık, gırtlağa kadar. 



Darbelerle bölündü ömrüm. Virgüllerle kırdılar belimi. Kopuk cümlelerle girdim hayata, en orta yerinden. Bir bardak özlü sözle pekiştirdim kekemeliğimi. Sana sesimi uzattım, güzüne hüzün binmiş diyarlardan, duyuramadım, duymadın. Peşim sıra yaktıklarım umurumda değil. Sevdanın sıratında sona ilk varanım, yollara adı kanla kazınan. Yollar yanıyor, ben yanıyorum. Kırgınlık, bir adam boyu. 
hüsameddin bayraklı..

herkesin aşkı kendine


Herkesin aşkı kendine ve kendinde, 
çünkü;“Her aşk bulunduğu kalbin şeklini alır.”
Aşıkan- meşhur’u tanıyacağız ama yolu kendimiz “inşa” edeceğiz. O zirveleri göreceğiz ama aşmayı denemeyeceğiz. O yollar onlar için. Onların yolunda bizim için “gark olma” tehlikesi var; çünkü, onlar “tek seferlik” gemileri yaktılar. Ama bizim için yeni yollar var.
Aşk BİR; ama, yollar kalpler adedince

Aşkta bir kader. Her aşığında bir kaderi var. Bir iradesi var… İrade yoksa aşkın ne kıymeti var. Kölelerin aşkı makbul olur mu? İllaki irade beyan edeceğiz; “ Aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine/Adımı aşkın üzerine kendim yazarım.”

Madem ki ümidimiz var, mademki talep ediyoruz…öyleyse aşkın kıblesine, aşkın ve imanın evine yöneleceğiz …kalbe döneceğiz…’raz-ı ka’be’nin Rabbine arz edeceğiz.’
Bir elif gibi… başı dik ve onurlu, ama mahcup ve usulca.. ama coşarak ve taşarak… ama yanarak…ama kül olarak; ama illaki TALİP olarak; “Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Sevgili En sevgili Ey sevgili…”

Evet  “Aşık mürid, aşk murat etmek”
Yeter ki murad edelim.Aşk yüce, ama uzak değil.

‘Aşk…
biraz daha aşk…’

05 Mart, 2011

benim olsaydın eğer


Ey kaşına destan,
Yüzüne ferman biçtiğim..!
Bir çift güzel sözüne, cennetimi ziyan ettiğim...
Adını ezberime,yüzünü yüreğime çizdiğim...
Benim olsaydın eğer mahşeri cennet eylemez miydim ??

sevda dediğin can acıtır

Perde ardında hüzün,
pencere ardında sabırdır ayrılığın adı..
Ve pervazlardan gözyaşlarının sızıntısıdır 

seyrine dalarken hâtırâların..
Sevdâ; acılı bir bakış ve duyulmayan

bir çığlıkta kopuveren bir fırtına..
Geçmesini beklediğin bir kasırga..

Kimi zaman sığ sular gibi durgun; bazen coşar,
kimi zaman bir anda esiverir ve heyecanlandırır..
Ateş olur bazen, kor olur taşıyamayacak

duruma geldiğin olur..
Ama sevdâ dediğin can acıtır..

Sana olan ayrılığım Sevdâ imiş...
Sancım olur yaramın derinlerinde acım... 
Gözlerimi her kapayışımda gönlüme kurulan
hüzün bestesi, her açışımda yerini yeni mersiyelere bırakır.. Sana duyduğum hasret ateşini, bak nasıl anlatıyor üstâd..
ve gör ne derece tercümân olduğunu bana..
"....Bu öyle bir sarhoşluk idi ki,
ellerini hissettiğim her anda mutluluk ile bir de acı duyuyordum.
Mutluluğum vuslattan, acım ayrılık düşüncesinden idi..
Bazen bu ayrılık endişesinden vuslatın tadını bile çıkartamaz, azabım sevincimi kovardı..
Aşk zaten bu demekti.. 

Vuslatı isteyen âşık,ayrılığa hazır olmalıydı..

Sonunda vuslat olan bir ayrılık, 

dertleri bile zevke dönüştürür,
ama sonu ayrılıkla bitecek bir vuslat sevinci kedere boğardı...."
İşte... Söz üstüne söz mü olur bundan gayrı..
Bu "Ben" ! İşte sevdâmın tanımı dediğim târifsiz sevinc ve hüzün ürpertisi..
Bu çerçeve bununla bitmez elbet!
Küçük görünebilir ama derinlerde ne serin sulara ,
akıntılara tâbi olduğunu bilemezsin..
İşte ya, Sana varış seferine çıkmadan önce bile duyduğum ıstırap,
Sen'deyken bile yüzümde mutluluk

ve ötesi tebessümlerin izlerine rastlanmayışı bundandır...
Azâbımın sevincimi kovduğu işte o anlardadır..
"Aşk bu demekti!" diyor ya üstâd.. 

Bende aşkın o hasret kokulu tadını biliyorum demek ki..
Şimdi ayrıyım, gurbetindeyim..
Kim bilir..Bir daha ne zaman(!) 

Sonu vuslat mı, keder mi bende bilmiyorum..!
Mecnûn gibi çöllere düşmeye kudretim yok..
Ama sabır penceresinde sızılarımla bekleşiyorum..
İnan beklemek, kördüğümün büyük kıvrımı..
Tüm kelimelerim bir araya gelse yine tarifi mümkün degil Sen'sizliğime..
Şimdi hayâlimsin..
Duyuyor Musun

külün içinde saklı ateş

Küllenmiş her düşüncenin,
her duygunun içinde iyi yahut kötü,
acı yahut tatlı, neşeli yahut hüzünlü 

elbette bir kor sıcaklığı vardır ki,
eşelendikçe alevi ortaya çıkar.

Bazen ısıtır bu alev, bazen yakar.

Olumlu ya da olumsuz bütün hayaller,
bütün idealler ve bütün arzular sonuca 

ulaşmadıkça, hedefini bulmadıkça 
elbette kül içinde saklanan kor gibi sıcak bekler.
Küçük bir esinti, azıcık bir savrulma... 

Bir hatırlama... Küçük bir dokunuş...
Hele içinizi bir yoklayın...



Zamanın hızlı akışı, feleğin hızla dönüşü 

içinde her şey bizim istediğimiz 
rengi göstermeyebilir, bizim istediğimiz
biçimde tahakkuk etmeyebilir.
Bağrımızı yırtmanın, yüreğimizi parelemenin,
ciğerlerimizi kan doldurmanın faydası da yoktur üstelik.
Bu bir ayrı sınav biçimidir. 

Tesellisi hep ertelenen bir sınav...
çoğu insan kendisinin, asıl bulunması 

gereken yerde olmadığını hisseder.
Aslında belki tam da bulunması gereken 

yerde olduğu için kabullenmek istemez. 
çünkü küllenen hayallerine alevlenmeyi 
bekleyen nice korlar gömmüştür.

Bedel ödemeden, yüreğini tutuşturmadan,
kendini yakmadan gelinebilecek 

mertebelerin elbette bir seviyesi vardır;
ve bir de yolları çile ile yürünmüş

ve kabullenilmiş makamları...
Bütün korların küller içinde 

gül gül olduğu makamlar...
Hayret makamı, aşk makamı, 

sükûnet makamı, teslimiyet makamı...

Ele girmezse eğer sevdiğimiz
Ne çâre, eldekini sevmeliyiz

Erdem, işte bu asaleti gösterebilmek, kazaya rıza ile cevap verebilmektir. Hele bir düşünün, buraya ağlamaya mı gelmiştik, gülmeye mi; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu?!..

gelde bana sor


Kaç mevsim geçer...
Bu hasretlik ne zaman biter?
Dağlarına kar olsam .. Yollarına gül olsam yar
Ateşe yanan şu gönlümü.. Gülüşünle avutsam yar
Sabah olmadan dön gel...
Ecel almadan dön gel...
Hasretin beni bir alev gibi yakmadan gel
Bülbülün yalnızlığı .. Bir gülün saklanması
Hasretinden ağlamayı... Gel de bana sor..!!..

seni öle sevdimki


Gözlerimden akan yaşlar gibi damla damla...
Yüreğimin dinmeyen acısı gibi kana... kana...
Ben seni böyle sevdim
Seni öyle sevdim ki ...
Yıldızların geceyi aydınlattığı gibi işil işil...
Denizin kumsalı okşadığı gibi serin serin...
Ben seni böyle sevdim

Seni öyle sevdim ki
Her gece seni sabahladım yudum yudum...
Özlemin büyüdü içimde alev alev...
Ben seni böyle sevdim


Seni öyle sevdim ki
Yaprakların dalları sardığı gibi yeşil yeşil...
Toprağın yağmuru sevdiği gibi ıslak ıslak...
Ben seni böyle sevdim..Seni öyle sevdim ki ..
Leylanın mecnun'u sevdiği gibi yana yana...
Hasretin dem vurduğu ateşler gibi kızıll kızıll...
Ben seni böyle sevdim

sana kızamıyorum


GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇMAK BAZEN YETMİYORMUŞ..
GÖNÜLDEN SEVMEKTE YETMİYORMUŞ...SÜSLÜ SÖZLER GEREKİYORMUŞ....
OYUN OYNAMAK GEREKİYORMUŞ...YALAN GÜLÜŞLER..
SAHTE GÖZYAŞLARI AKITMAK GEREKİYORMUŞ..
BIRAKIP GİTTİĞİNDE ..!!
DÖNÜP BAKMAMAK GEREKİYORMUŞ..
SENİ NE ÇOK SEVDİMİ ANLIYABİLDİNMİ..??
YAPTIĞIN HER ŞEYE RAĞMEN DÖNÜP BAKTIĞIMDA....
İKİ ÇİFT GÖZÜN VARYA..TİTRETİYOR YÜREĞİMİ....
YİNEDE SANA..kızamıyorum

bugün hüzün yanıma düştü


BUGÜN HÜZÜN YANIMA DÜŞTÜ ...
BÜTÜN YAĞMURLAR..
ISLANDIM BİRAZ GÖZYAŞIMDAA..
YAĞMUR YERYÜZÜNÜN BEREKETİ OLUP
DÜŞERYA HANİ BULUTTAN.

GÖZYAŞIMDA ÖYLE BOŞALIR YANAKLARIMDANN...
YAŞLI YÜREĞİME BEREKET OLASIN GÖZYAŞIM..
SEN AKKİİ..YEŞERSİN YÜREKTE
UMUTLAR..BAHARA DÖNSÜN ..KARA KIŞLAR../myzm

04 Mart, 2011

Yüreğine Göm Beni

Yoksun gözlerimde bu gece,
Karanlık ezer içimdeki türküleri. 
Uzat ellerini, Üşüyor yüreğim, 
Umutlarını ört üzerime.
Islanıyor kirpiklerim.
Yüreginle sil gözlerimdeki yanan denizleri.


Yoksun, Gülüşlerimde bu gece, 

Yalnızlık deler icimdeki düşleri. 
Hasretine gebe gönlüme, 
Baharımsı gülüşlerini giydir. 
Ne olur dokun gözlerime. 
Yoksa, kayacak aynalarımdaki Sevdana gülümseyen yıldızlarım. 
Gözlerinle yıka karanlığa boyanmış ellerimi.
Yoksun, Bozkırlarım yeşermiyor bu bahar. 

Köklerini yollunmuş tomurcuklarla Sarıyorum hasretini. Gözlerimde solmuş anılarla Soluyorum icimdeki sevgini. 
Bırak dökülsün gözyaşların Tozla toprağa karışmış yüreğime.
Yoksun acılarımı son kez icime cekerken.

Bir cüz daha iciyorum Hüznün okyanuslarından. 
En tuzlusundan, En acısından, 
Kana kana sensizliği iciyorum. 
İsmini sayıklayan dudaklarımla.

Ne olur son kez ört üzerimi 
Üşümesin karanlıklarda gözlerim. 
Gözyaşlarınla yıkayıp, Acılarınla kefenleyip, 
Yüreğindeki en sıcak yere göm beni.
~~ismail sarıgene ~~

03 Mart, 2011

her ayrılık gitmek değildir


Her ayrılık, gitmek değildir
Her gidiş de ayrılık değil…
Sen ruhun ile gönlünün nerede olduğuna bak
Bedeninin nerede olduğuna değil…

Dizimin dibinde olan, en uzağımdır da
Deniz aşırı olan yüreğimin içindedir…
Sen gidenin, gittiğine üzülme
Hiç önemli değil,
Gitmesine izin veren, dilerse geri getirir…
Gitmek onun elindedir de
Geri getirmek “ el Cebbar” olanın elindedir… 

Şunu da deme; “ gitmesi, kaderimizmiş.”
Öyle değil! Bana inan öyle değil!
Hele bir "canı gönülden" dönmesini iste,

kaderiniz "birlik" olur…
“Dönerse anlamı yok” da deme, gönlünle çelişme
El Cebbar olan, kırılan kemiği milimi milimine birleştirir… 

“Ya, benim gönlüm o ne olacak” deme, onu da deme
Ne kadar çok olgunlaştın bu acı ile inkar etme…
Gitmesi seni inşa etti, yıkıp perişan etmedi
Allah’a kaçtın da O’nda eğlendin… 

Hasılı yaşadığın acıları yabana atma
Kişiyi acıları derinleştirir...
Teşekkür et, minnettar ol yaşatana
Duacı ol sağlığına… 

Ne olursa olsun sevmekten de vazgeçme…
Burada birbirini seven ahirette birbirinindir
Orada ikilik yok, kıskançlık yok, sen ben yok…
Kınayan yok, her şey seven gönüllerindir

02 Mart, 2011

yalnız değilsin


bir gülümsemede yaşatamadığın zaman
küstürür bazen kadere ait şansları
ilmek ilmek işlediğin sevdan tutmuyorsa hasırlara
almıyorsa örneklerini nakışlar
dökülmüyorsa desen desen
sen ipin ucunda bağlı bir yalnızlıksın demekki


ikiye bölünmüş bir hayalin bir parçasıysan yaşayan
dokunduğumda yapışan can ol bedenimde
aldırmadan hayata sev gelecek yeni günleri

akışına bırak saçlarından kopan telleri
beni bulur,ben yakalarım sana ait ne varsa
alırım sevdan dahil ömrünü ...ömrüme katarım

sen sölesende sölemesende
hatırlatsanda hatırlatmasanda
ben seni unutmamki,unutamamki

atılmış bir ilmeğin son düğümüsün..

sen ben de ,ben sen de...
çözemezler bir iğnenin ardında saplanıp kalcaksakta
beraber kalırız

anlıycan;yalnız değilsin


Uçuk...

yalnız değilsin


sen sölesende sölemesende
hatırlatsanda hatırlatmasanda
ben seni unutmamki
unutamamki

atılmış bir ilmeğin son düğümüsün sen ben de ben sen de
çözemezler bir iğnenin ardında saplanıp kalcaksakta
beraber kalırız

anlıycan;
yalnız değilsin

01 Mart, 2011

Ölümün En Güzel Olduğu Yerdeyim

Başımı göğsüne koyduğumda ,
eşsiz cennet kokularını kokladığım
Sesiyle inci tanesi fısıltılarını dinlediğimde 

en güzel nağmeleri duyduğum
Yüzüne baktığımda gözlerimi kamaştıran

nurdan parlak bir ışığı gördüğüm
Yarimin yanı anlattığım ve işte 

Ölümün en güzel olduğu yerdeyim …..

Kullar aşka bürünmek istedi

her zaman bilmeden onu zorla taşımaya çalıştı
Aşk aşk olalı ise şekil değiştirip arayarak

böyle bir kalbe ve ruha konak olmadı
İnsan bildiğinin alimi bilmediğinin cahilidir,

sözlerimizi tartan terazi bulunamadı
Aşkın aradığı yarimin kalbidir bende oradayım ,

işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim

Nereye dönersem döneyim kıblem yarime bakar dilimde zikrim o, kalbimde onun adı
Sanmayın küfre girdiğimi sakın bu sözlerimden,dedim ya sizdeki suret bendeki aslı
Ben aynada görüleni bir yumrukta kırınca siz düşünün acaba geriye sadece ne kaldı
Ben değil Bir yarim kaldı suretten geriye ve işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim
 Derlerki sevmek ve ölmek en güzel Hakk içindir yanlış bu sözler, bilinmeden anlaşıldı
Doğrusu şudur,sevmek ve ölmek isteği sadece Hakk’ın sev ve öl dedikleri için kullanıldı
Görmezmisin Allah’ın sevdiklerinin sevgisi için ne ruhlar feda edildi ne canlara kıyıldı
Hakk yanında sevilen yarimin sevgisi için ölmekteyim,işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim
Bilmiyorlar aslında Allah yolunda 
verilecek en ucuz ve değersiz şey verenin canıdır
Esas olan yaşamaktır sevgi,
sevilen ve sevdirilen için Hakk’ın zulümlerine katlanmaktır
Şu alemde herkesin Hak bildiği şeylerin gerçek yüzüne hangi yiğit yaşayarak dayanmıştır
Sadece HakK’ın suretini biliyorsunuz,aslı bizde,
işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim

Nereye baksam Hak olanı görüyoruz
Hakk iki aşığa göstermek istediğini gösteriyor
Murad edilen büyükse Hakk kendinden feragat ve fedakarlık etmeyi çok iyi biliyor
Kendinden uzaklaştırır kötü gösterir yüceliğini,’şimdilik sadece siz kalın geriye’diyor
Hakk bile çekilmişse aradan sevdamız için,
işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim
Ne aşklar ve aşıklar yarattı Hakk, aşkları ve aşıkları kendine döndürmeye muradı idi maksatı
Göremezsin Hakk’ka ulaştıktan sonra,tekrar kulu sevmesi için kula geri verilen bir aşkı
Biz ondaydık geri döndürdü bizi, kendisinden çok sevelim diye sizce bunu neden yaptı
Muradının mayasını sağlam tutmaktı esas maksatı,
işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim..
Kimsenin tanımadığı gibi tanıttı Hakk bize kendini, bunun için dilediğini ancak O seçer
Ayıracağına ve seçeceklerine kimse karışamaz,bunun yetkisi kuldan değil Hakk’tan geçer
İlmi ile övünen ne alimler varken,ilimsiz kalbi nurla dolu yaratılmışa kim değer biçer
Haddi aşmayız biz sözümüzle bile,yarimle o yoldayız işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim


Söz söylemem,söyletmem başkalarına Hakk olanlara karşı,kendi halim ve sözlerim bunlar
Kimse hesap soramaz yazdıklarımdan,soracaklarsa önce yazdıklarımızı iyi anlasınlar
İlmi olana hesap sordurmaz yazdıklarımız,sadece 
Hakk’a boynunu büktürür bu kelamlar
Yarime duyduğum sevdamın mucize incileri bunlar,
işte ölümün en güzel olduğu yerdeyim
~~Gurbet Rüzgarı~~
 

Omar Faruk Tekbilek- Last Moments of Love