13 Ocak, 2011

bir gül gibi titrektir benim yüreğim

“yüreğimin büklümleri hep birbirine yapışmaya çalışır, ben de yüreğimi açmak için büklümleri hep yeniden çekip koparmak zorunda kalırım”

körün parmak uçları kadar hassastır benim yüreğim; ama ellerimle kırarım yüreğimi, ellerimdedir aslında mutluluğumun katreleri. ellerim ki bir nazik dokunuşu özler; yüreğime nazikçe dokunmayı öğrenebilsin diye. 

bir gülün yaprakları kadar titrektir yüreğim benim; rüzgârdan bîhaberken yaşadığını iddia eden bir kelebek gibi. hayatı özlemlerindeki kadar yalın sanan; her güzel’i yar bilen, her çiçekten bal yapabileceğini sanan. her baharda cana ereceğini sanan, her cemreyi hayat’a müjde sayan bir kelebek gibidir benim yüreğim.


hazanda toprakla hemhâl olan yapraklar gibi savunmasızdır benim yüreğim;savrulmayı hayatın gereği bilen, vuslatın gereği sayan. toprağı öptüğünde beyaz’ın hıfziyetinde kalacağını düşünen yapraklar gibi. kış, mü’minin baharıdır*** diyerek sevgisinin rotasını ibadetinin gölgesinde çizer sevgili; her demin baharı başkadır aslında. her ölümün bahanesi, bahara varmaktır. 

yüreğe gelen ilham kadar geçicidir benim yüreğimin ömrü; pervanenin ömrü kadar. şem’im aşk’ın “elif” halini yaşarken ben “dal” oluyorum aşk karşısında; ben lâl oluyorum hayat karşısında…ben susmayı seviyorum….


bir bebeğin acziyeti kadar derindir benim yüreğimin el-hakîm karşısındaki acziyeti.hikmetin muhafızı sanki ömür tezgahıma gelenler. letâfetle dokunan yâr’in hikmeti bu kadar gizli olamaz gündelik telaşların donattığı hayatın kıvrımlarında. bu kadar gizli olamaz aşk! bu kadar gizlenemez hüzün, aşk’ın satırları arasına. aşk ki aşikârdır her hali mecunluğu hakkıyla yaşayana. 

bir leyla yüreği kadar aşkı hak etmiştir benim yüreğim; çünkü yüreğin tabiatıdır aşk! yüreğin tabiatıdır aşk için hazana razı olmak! 
bilemiyorum, ellerimin tabiatı mıdır yüreğime eza etmek! 


Hiç yorum yok: