25 Ocak, 2011

Diyemiyorum


Bir bakışa bin mânâ gizlemiş siyah gözlerin
Hangi mânâda yerim var bilemiyorum
Dil alışkanlığın mıdır ‘canım’ diyen sözlerin
…‘Efendim’ demeye çekiniyorum
Aşk adına örneklerin hep Leyla’dan Şirin’den
Aşkımı görmedin mi sana şiirlerimden
Görüşürüz dediğin veda sahnelerinden
Bıktım, n’olur gitme diyemiyorum
Tek başına baharın müjdecisi, gülüsün
Karda hazana inat güneş gibi gülüşün
Sesin Allah’tan emir bülbüllere: “Ötüşün!”
Şu ömrümün gülü ol diyemiyorum
Aşkına yar kılsın beni Allah! “Aşkına”
Gözlerim sürülsün sürme diye gözlerine
Saçlarında gezinen ellerin ben olayım
El gibi görme beni diyemiyorum
Sevgimin imasısın söze dökemediğim
Kalbimde iman gibi tek sermayem bildiğim
Uzatmadan konuyu söylemek istediğim
Hayatıma sebep ol diyemiyorum../mehmet ercan


DEMEDİ DEME

Kulak asmazsın ama bak son kez soruyorum
Nedir suskunluğunun sebebi böyle
Bilirsin sana kızamam sayki rica ediyorum
Bu yaptığın günahtır, demedi deme!
Bana ne kal dedin ne gitmemi buyurdun
Bir tek bana sağırsın tüm aleme duyurdun
Sana muhtaç bir kalbi yetimliğe doyurdun
Kul hakkına girer bu, demedi deme!
Bu kadar sevilmezsin desem aşarım haddi
Neyse problem görünen aşalım hadi
Taşa bu kadar söylensem bir ses verirdi
Taşarsam durulmam daha, demedi deme!
Yerden bitmedi boyum, beni de doğuran var
Emrine amade diye büyütmedi bu kadar
Neticeye razıyım, babana rahmet bir karar
Ömrüm harmana tutuldu demedi deme!
Halimizi öğrenen kan davalıyız sanır
Şahit olsa kavgamıza bildiğine utanır
Hiç ettiğin sevgimize akbabalar dolanır
Kurda kuşa yem oluruz, demedi deme!
Sana meftun dilime alıştırma isyanı
Sevgim kalbimin sana acizane ikramı
Her nefesin ömürden, hayatın yok tekrarı
Göçer gidersin birgün, demedi deme!
Neydi sana zahmetim, bir selam yollaman mı?
Arada bir halimi sağlığımı sorman mı?
Bir çay içmeye vaktin nazarında ziyan mı?
Kırdın kahvenin hatırını, demedi deme!
Seni bildim bileli hayattı tebessümün
Benden gittin gideli yaşamak teessürüm
İbadete çevirdin sana mı tefekkürüm
Allah’tan gayrı medet, şirktir demedi deme!
Benden sana bir ömür düşünmene müsaade
Ya gel de varlığıma, ya da aşka ziyade
Çok üstüne geldiysem Hakk”ın için helal de
Kor olur ebedi alemim, demedi deme!


BİR ELİF MİKTARINCA
Kader vazgeçip yazgımdan varlığımı sürme etse
Öpsem her seher vakti yar’in gece gözlerinden
Perçem etse beni kalem düşsem bir an pak alnına
Bir elif miktarınca dursam o gül yanağına
Yar bana bir kere gülüp de bir selam verse
Razıyım ikindiye müteakip selâ’m verilse
Bir elif miktarı durup da halimi görse
Ve bırakıp ruhum tenimi Rabb’ime dönse
Ne zaman ki dönse sırtı sanırım gurbet günü
Yollar uzun gün zemheri ve gebe tomurcuk güle
Ne hazin ki yazgımın hasret arkası önü
Yaradan kanıyorken yar damlıyor yareme
Bir elif miktarınca adımı yar etse yar
Bir adım mesafede yar’e uçurumlar var
Düşsem yar’in diline düş’te olsa razıyım
Giz’de kalmış aşkımın feryadı avazıyım
Yetimliğime katkı öksüzlüğüm yar’dandır
Gözlerine müebbet esaretim yar’adır
Yar bir elif miktarınca kaldır bizi kıyâm et
Bakışın değsin bana ve kopsun bende kıyamet
 YOKLUĞUN KIRKINA
varlığım yüreksizliğini afişe edecek her gecen gün ve saniye,
ben yaşadıkça yokluğun hüküm sürecek duvara çevirdiğin yüzümde,
yüzsüzlüğünü süslediğin her an çirkinleştirdiğin ben olacağım.
yokluğuma göz yumduğun her gece, seni en derin uykularından vuracağım…
emin ol pervarsız kahkahalarının ortasında çöker ahım nefesine.
anlam veremediğim her uğursuzlukta sana benim ismimi hatırlatır vicdanın…/mehmet ercan
 BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL
Bende ne kadar aşikarsan, ele o kadar giz kıldım seni
Bana daha da siyah gözlerin, gördüğün gibi değil
Pervasızca kurduğum hayalsin, yanına yakıştırdım beni
Anlatamadığım kadarsın bende, bildiğin gibi değil
 SEVİYORSUN ZANNETTİM
Sana varma niyetiyle düştüğüm yolda
Seni de bulamadım, kendimi de kaybettim
Aklımı bulursan kenara koy da
Bu kadarcık olsun sana zahmetim
Zaten neyime benim böylesi sevmek
Şu kalbimi dağlardım seni taşımasaydı
Sana düşen ancak halime gülmek
Bu kadarcık olsun sana zahmetim
Ne çok kızdım kendime ne çok söylendim
‘Sen nasılsın’ dedin ya, seviyorsun zannettim
E haksız da sayılmam bir de tebessüm ettin
Neyse bu kadarcık olsun sana zahmetim
Şimdi gülsem mi ağlasam mı bilmiyorum ki
Durmuyor kafamda dolaşan şu yüzsüz tilki
Hala ‘git seviyorum de’ diyor, ‘bunda ne var ki’
Ne bileyim işte seviyorsun zannettim
Bir de süslenip püslenip çıktım karşına
Bak aklıma geldikçe hala sinirleniyorum
Tamam tutma kendini gül Allah aşkına
Bir tebessüm miktarınca olsun zahmetin
Bir anlaşma yapalım, ben biraz çalışayım
Şu sevgi konusunda biraz ustalaşayım
Artık ne öğrendiysem gelip sana sunayım
Gülme ne bileyim işte seviyorsun zannettim
Bak kaç satır sohbet ettik sende bir düşün
Sana zahmet yoksa eğer daha acil bir işin
İster şimdi cevap ver istersen kışın
Sev beni olmaz mı, tamam ben ayıbettim
N’olur kusura bakma seviyorsun zannettim…/mehmet ercan

 DÖN
 Yakamozun hükmü şafak sökene kadar
Gel-gitlere boğulmadan denizimiz dön
Çöller kaç mecnunun ömrüyle kanar
Gözlerim seraba aldanmadan dön
Gül dahi bülbülün yüklenmiyor sabrına
Yıldızlar diklenmiyor güneşlerin şavkına
Seni bana yar kılan sahibimin aşkına
Şaşkına dönmeden takvimlerim dön
Kader kaç sabaha buluşturur gecemi
Akıl kaç gün daha teskin eder kalbimi
Bıraktığın hasretin tâlân edip gövdemi
Kuru dala çevirip kırılmadan dön
Ahengine düştüysen başka bir manzaranın
Neresinden dönersen kârıdır zararının
Kem gözlerin şerrinden kurtulup nazarının
Kabulü ol duamın bismillah de dön
Taş bildiğim sabrım yenilmeden telaşa
Kaç aşık benim gibi anılır ki aşkıyla
Emir değil buyruk değil bu haşa
Ricasıdır kalbimin kırılmadan dön
Kelimeler seni taşımaktan yorulup
Üç noktalar dağılıp tek noktada buluşup
Ünlem işaretleri sevgime önlem olup
Geçmiş zamanlarımın öznesi olmadan dön
Hece hece yerleş pelesenk ol dilime
Sancıların mesken edilmeden kalbime
Hekimleri çaresiz bırakıpta derdime
Hâkimlere kalemini kırdırmadan dön
Uzattığım elimi boş çevirme bağrıma
Bir an yerimde ol da feryadedip bağırma
Yamacına düşürüp hasretinin dağına
Beni Ferhat etmeden Şirin’im ol dön

SUSKUNLUK
Her yıldız parsellenmişken bir çift aşık tarafından
Ben, kayan her yıldızı sana biriktiren avare
Ve her güle bir anlam yüklenmiş seni anlatamayan
Hüzün her ayrılığa ayrı ayrı hizmet eder
Seni ve beni taşıyan tek duygudur suskunluk…
İkimizin halini hesaba katmamış hiçbir alfabe
Bizde sadece göz teması kelimelere yüklenemeyen
Sızını yüklediğim her manzara harabe
Sana niyetlenip gezindiğin her viran şehir, saray
Seni ve beni anlatan tek ihtişam suskunluk…
Her seher benden önce uyanıyor sana aklım
Göz açtığım her sabah bıkmadan sana uyanmak
Sana benziyor diye kaç kişiyi vurabilirim
Sen olmadığın halde herkeste senin tebessümün
Seni ve beni haykıran tek feryattır suskunluk…
Dilinden dökülen her kelimede yer edinme telaşım var
Cümlelerinin arasında adımı duymak ne devlet
Gözlerinde gezinme hakkım hep on saniye kadar
Hayat, her şeye rağmen sadece gözlerin kadar
Seni ve beni yaşatan tek çaredir suskunluk…
Kavuşma ihtimalinin olmadığı tek ayrılıksın
Sana uzanamama gerçeğine sağır ve kör bir kalbim var
Birimiz diğerinde ölmeliyiz ki aşk doğsun
Sende bitmeyen yola düşüren hayata da aşk olsun
Seni ve beni barındıran tek barınak suskunluk…
Yitirmediğim tek inanç kader, yaşama zorunluluğumuz
Bilmeden ezberlediğimiz tek yazgı alnımızdadır
Her kul kaderine doğru kaçarken hazin hazin
Bana seni yaşatmayan hangimizin kaderi
Seni ve beni kavuşturmayan kaderimiz suskunluk…
Tebessümünü dahi anlatmaktan aciz şarkılar
Boşuna arayışım, seni çerçevelemeye yaratılmış duygu yok
Sana benzetebilmem için yine sana ihtiyaç var
Gözlerime değdiğin günden beri, ruh halimde huysuzluk
Seni ve beni kabullenmenin tek yoludur suskunluk…
Her adımın sonunda ecel ihtimali çok yüksek
Sana iç çektiğim hangi nefeste durur soluğum
Sensizliği yaşamanın sonu varmış nihayet
Her gecem sensizliğe gebe, her şafak seni doğurur
Seni ve beni var kılan tek duygudur suskunluk
Seni ve beni doğuracak tek yol var, suskunluk…


YOKLUĞUMUN KIRKINA YETİŞ
Varlığım yüreksizliğini afişe edecek her geçen gün ve gece.
Ben yaşadıkça yokluğum hüküm sürecek duvara çizdiğin yüzümde
Yüzsüzlüğümü çirkinleştirdiğin her gece, çirkinleştirdiğin ben olacağım …
Yokluğuma göz yumduğun her gece seni en derin uykularında vuracağım!
Emin Ol pervasız kahkalarının ortasında çöker Ah/ım nefesine …
Anlam veremediğin her uğursuzluk, sana benim adımı hatırlatır vicdanın.
Boşuna uğraşma kaçamazsın aynlaradan, gözgöze gelirsin benimle.
Hakkı yenmiş kul benimdir, af dilediğin her duanın !..
Hiç düşündün mü daha kaç gün varlık sürebilirsin? beni bu denli yok sayarak?
Kaç kez inandırabilirsin kendini haklı olduğun yalanına ?
Tek umudum şıracı dostlarının seni paklamasındadır…
Al kendini, vur kendine, her sızlamanda duyacağın benim sesimdir ! ..
Haklısın üç gram aklımla ben ne anlardım Sevgiden/Aşktan …
Kaç kez bu denli SEVİL’din ki SEVGİ’mi yargılama makamındaydın !..
Şimdi git gidebildiğin kadar, bana gitme dediğin günlerin esirisin.
Sen duygusunu kendi eliyle çizmiş vefasızlığın resmisin.
Pişmanlığından dönüş yolculuğun, ömrün kadar zaman alır!..
Ne kadar çabuk dönsen de, öldün ben de, çabaların boşuna.
Sana ait SON sözlerimdir, bunlar son satırlardır!..
Beni SON kez göreceğin gün, yokluğumun kırkınadır.
SANA KANSAM
Hemen yanı başında olmak
Can, kenarında seni izlemek
Gözlerine bakmak hayran hayran
Ve düşünmek
“Burada nasıl yaşanır kim bilir?” diye Cinayetler izliyorum gözlerinde
Varlığını bakışlarının esaretinde yitirmiş
Aşktan önce son kaçışı da kaçırmışlığımla
Gözlerinden geçmek üzereyim bir mevsimden diğerine
Birazcık kıymasan bana diyorum
Sever gibi yapsan biraz
Aşka dair anlatamayacak bir şeyler biriktirsem
Ve ben sana kansam
Benim de payıma ölümlüsü düştü hayatın
Hem dirilsem gözlerinde hem de yitirsem varlığımı
Adımla başlayan bir cümle kursan
Anlam katsan adıma
Yakınıma gelip de yakınmalarımı dindirsen
Birazcık sevsen ve inandırsan kalbimi
Aklım kalbimi “ne hali varsa görsün”e terk etse
Kalbim beni atıp seni toplasa
Ve damarlarım sana doya doya kansa
Yenilgiye razı gelerek çıktım karşına
Gözlerinin hükmünde hükmen mağlubiyeti tatmaya geldim
Ölçüsünü bilmem sevmelerin
Aşk diye tebessüm etsen bana
Ve ben aşkı tebessümün sansam
Birazcık sevsen beni diyorum
Birazcık kandırsan
Ve ben sana kansam../mehmet ercan

YERSİZİM
Sende sadece alêmi gösteriyor gözlerin
Ben, gözlerin olmadan göremeyen bir halde
Sözler senin için anlaşmanın yoluyken
Ben halimi söylemeye dilsizim
Öyle yersiz, öyle yurtsuz, öyle bezginim

Ben mi aşka düştüm yoksa aşk mı bana düşkün
Kaç annenin busesi dindirir sensizliği
Kalbim sana mülteci, aklım beni telkinde
Kimseler anlamıyor, herkes beni tel’inde
Öyle küskün, öyle suskun, öyle dilsizim
Sevdim seni, şahitte failde bir tek sensin
Ele aşikâr etme, rüsva etme adımı
Şu boyuma aldanma, tanısan çocuk dersin
İncilere bürünsem sen yokken değersizim
Öyle fakir, öyle mahcup ve öylece sessizim../mehmet ercan

BİR VAVEYLA YANGINI
Ağlayarak uyanmaktır bir rüyâdan seni sevmek..
Bulutlarda gözlerini aramaktır bir vâveyla yangınıyla..
Sükûtuna hamdetmektir, varlığın kâfi..
"Ağlama"derken hısım akraba, gülmeyi öğrenmektir gülen gözler(in)den..
Bir dağ başı yalnızlığı çekmektir binler içinde..
Varlıkta yokluk neymiş, ezber etmektir..
Haddini aşıp susuz kalmış bir şehrin, el açmasıdır merhametine..
Yalvarmak, yakarmak şöyle dursun!
Dilenmektir kapında!
Düğünüm olsun!
Güneşe hasret kalmamaktır varlığında..
Varlığında yok olup, yokluğunda kor olmaktır seni sevmek..
Kundaktaki bebelere adını belletmek çabası bazen..
Bazen..
Tenha bir kabristanda, ömrüne değmemiş bir cesedi sulamaktır, gözyaşlarıyla..
Sırf başucundaki taşa ism-i gül’zârın nakşolunmuş diye..
Seni sevmek delirmektir!
Delirmek ki, sevmektendir!
"Katl" fermanımı asmak boynuma..
Akla şirk koşup, gönle biât etmektir!
 NE FAYDA
Ağlayarak uyanmaktır bir rüyâdan seni sevmek..
Bulutlarda gözlerini aramaktır bir vâveyla yangınıyla..
Sükûtuna hamdetmektir, varlığın kâfi..
"Ağlama"derken hısım akraba, gülmeyi öğrenmektir gülen gözler(in)den..
Bir dağ başı yalnızlığı çekmektir binler içinde..
Varlıkta yokluk neymiş, ezber etmektir..
Haddini aşıp susuz kalmış bir şehrin, el açmasıdır merhametine..
Yalvarmak, yakarmak şöyle dursun!
Dilenmektir kapında!
Düğünüm olsun!
Güneşe hasret kalmamaktır varlığında..
Varlığında yok olup, yokluğunda kor olmaktır seni sevmek..
Kundaktaki bebelere adını belletmek çabası bazen..
Bazen..
Tenha bir kabristanda, ömrüne değmemiş bir cesedi sulamaktır, gözyaşlarıyla..
Sırf başucundaki taşa ism-i gül’zârın nakşolunmuş diye..
Seni sevmek delirmektir!
Delirmek ki, sevmektendir!
"Katl" fermanımı asmak boynuma..
Akla şirk koşup, gönle biât etmektir!

Hiç yorum yok: